Son günlerde NASA’nın Güneş üzerine yaptığı genel bir açıklamadan giderek basın organlarında Mini Buzul Çağı geliyor veya bu sene kışlar çok soğuk geçecek gibi haberler dolaşmaya başladı.
Aslında Güneş üzerinde güneş lekesi veya enerjik patlamalar olarak görülen manyetik olaylar ile dünya iklimi arasında bir ilişki var mı diye yıllardır çalışma yapılıyor. Ben de bir yüksek lisans öğrencime 7-8 yıl önce bu konu üzerine bir tez çalışması yaptırmıştım. Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nden 70 yıllık dijital verileri almış ve bunları güneş lekelerinin sayısıyla karşılaştırıp modeller oluşturmuştuk.
Çalışma sonucunda gördük ki dünya ikliminin mevsimlik veya yıllık değişimine etki eden o kadar çok parametre var ki… bunlardan en önemlisi son 50 yılda görülen ve hızla artan insan kaynaklı küresel ısınma…Bunun yanında hava akımları, okyanuslardaki su akıntıları, basınç değişimleri her biri kendi başına bir etken.
Bunların içinde Güneş’teki değişimlerin de katkısının olduğunu ama bunun pek %10-15 gibi bir değeri geçmediğini fark ettik. İnsan kaynaklı ısınma faktörlerinin olmadığı 1650-1710 yılları arasında Avrupa’da yaşanan Mini Buzul Çağı’nın güneş aktivitesindeki azalmaya yani güneş lekelerinin görülmediği zamana denk gelmesi, akıllarda hep bu ilişkiyi sıcak bir tartışma olarak bıraktı.
Maunder Minimum olarak adlandırılan o yıllarda Güneş üzerinde adeta hiç leke görünmedi. Halbuki biz biliyoruz ki güneş lekelerinin sayısı yaklaşık 11 yıllık bir çevrimle azalıp çoğalıyor.İçinde bulunduğumuz yıl boyunca da adeta çok az leke görüldü. Hatta gözlem etkinliklerinde güneş gözlemi olduğunda birkaç yıldır doğru dürüst bir leke gözlemi yaptıramıyoruz.
Manyetik olaylarla ilişkili olan bu leke sayılarının azalıp çoğalması yıllardır analiz ediliyor ve 11 yılın yanı sıra yaklaşık 90, 400 ve binli yıllar gibi dönemler bulunuyor. Güneş 4.5 milyar yıl yaşında ve bu döngü yaşamı içinde çok uzun bir süredir de devam ediyor.
Eğer dünyayı yakından etkileyen bir ısısal değişim söz konusuysa bu zaten uzun ölçekli olarak hep oluyordu. Bunu çok yaşlı ağaç gövdelerindeki halka kalınlıklarından veya buzul yataklarından anlayabiliyoruz. Atmosferdeki karbon ve berilyum oranlarındaki değişimler bize bu bilgileri bulmamıza yardım ediyor.
Benzer leke aktivite olaylarını sadece Güneş değil güneş benzeri hemen hemen tüm soğuk yıldızların çoğu (yani yüzey sıcaklığı 4000-5000 derece olan yıldızlar), hatta daha da şiddetli olarak gösterir. Son 70 yıldır bu tür yıldızlar da gözlenip genel sonuçlar çıkarılmaya çalışılıyor ve örnek olarak da hep güneş benzeri olaylar bize yol gösteriyor.
Sonuç olarak güneşteki leke çevrimlerine göre son 40 yıllık sayısal değişimlere bakıldığında leke sayısında bir azalma olduğu açık. Bunu ekteki son 20 yıllık grafikte de gösteriyorum. Önemli olan sadece leke sayısının azlığı değil, çevrimler arası zamanın da artıp azalmasıdır. Bu da diğer bir faktördür.
Dünya iklimini doğrudan güneşe bağlı kalarak etkileyecek bir faktör yoktur. Çok bilinmeyenli bir parametre yumağının sonucunu biz yaşayarak görüyoruz ve bunun içinden güneşin etkisini ayıklamaya çalışıyoruz. Hava sıcaklıkları kışın biraz düşecek olsa da bu doğrudan güneş etkisindendir demek eksik ve yanlış olur.